Çeviri

22 Ekim 2014 Çarşamba

ÇOK OKUYAN MI BİLİR, ÇOK GEZEN Mİ?

22 Ekim 2014

Çocukluğumuzun münazara sorusu. Girişimci hem çok okuyacak hem de gezecek.

Konuştuğumuz dilin dışında bir de dile gelmeyen, yaşanarak öğrenen bir dünya var. Dünyadaki güzellikler, sokaktaki hava, asayiş veya terör, oyun oynayan çocuklar, işlerine koşturan insanlar, yemek kültürü, tatil kültürü, eğlence kültürü, sağlık kültürü, iş hayatı bunlar hep bize insanlar hakkında ve dünya hakkında mesajlar verir. Doğru mesajları alabilmek için hayatın içinde kalmalı ve çok okumalıyız.

Nasreddin Hoca

Okumak iki insan arasındaki okur-yazar veya insanlar arasındaki okur-okur en etkili iletişim aracıdır. Roman, hikaye, şiir, kişisel gelişim, inceleme yazıları, düşünce yazıları, bilim yazıları vb. çeşitlendirilebilir okuyacağımız türler. Ne kadar farklı çeşitte kitap okursak bakış açımız o kadar derinleşir.

Yazar seçimi de çok önemlidir. Ben okuduğum zaman- tasvirleriyle büyülendiğim Dostoyevski, kurgusuna hayran olduğum Orhan Pamuk, aşkı kelimelere döken Atilla İlhan, Özdemir Asaf, Ümit Yaşar Oğuzcan, düşündüren Ömer Hayyam, Oruç Aruoba, düşüncemin sınırlarını zorlayan Nietzsche, kitapları bu topraklar kokan Yaşar Kemal, Aziz Nesin'i - unutamam.

Bir çocuğa kazandıracağınız en değerli alışkanlıklardan biridir kitap okumak. İlk kitabımı hatırlamıyorum, muhtemelen Kemalettin Tuğcu'dur ama ilk okuduğum yabancı yazar Leo Buscaglia'ydı.

Düşünür ve yazarların verdiği düşüncenin özgürlüğü mücadelesi insanlık tarihi kadar eskidir. Kitapların toplatılıp yakıldığı dönemlerden, bu günlere geldik: Tabletimizde tüm kitaplara digital olarak bile ulaşabiliyoruz artık.

Okumak ve hayatın içinde kalmak bizi aydınlıkta tutmaya devam edecektir. Unutmayalım parlak fikirler gün ışığında daha belirgindir.

                                 Sevda ÇUBUK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder